Ahmet Bican GÜÇLÜ - Yeşim Satış Mağazaları Genel Müdürü Röportajı
Ahmet Bican GÜÇLÜ - “Ülke olarak tekstilde üretime devam edebilmek için önümüzde bir kavşak var; ya Uzakdoğu firmalarıyla rekabet edeceğiz ya da sektörden çekileceğiz.”

Link Bilgisayar ile nasıl tanıştınız?
1982 sonbaharıydı... Kendilerini (Link Bilgisayar Kurucuları) o dönem çalıştıkları firmayı temsil ettikleri bilgisayar ve yazılım fuarında gördüm. Link Bilgisayar henüz kurulmamıştı. Benim de İstanbul’da bir muhasebe bürom vardı ve büroda bilgisayarla muhasebe tutmaya karar verdik. Diyebilirim ki “ilk”lerin arasındaydık..
Muhasebe bürosu olarak bizimle çalışan şirketlerin sektörleri farklı olduğundan, işlemleri de farklı oluyordu. Bilgisayarlarda disket kullandığımız için işleri yaparken hafızaya ayrı, programa ayrı disket takıyorduk. Çok işlem hacmi olan şirketlerde disket sayısı 20’yi buluyordu. Yılsonunda en yoğun olduğumuz zamanlarda bilgisayar bir hata verir ve bütün işler dururdu.
O dönemde büro olarak öne çıktık ve personel programını çalıştırarak ücret hesaplamaları yapmaya başladık. Daha sonra bir ecza deposunun 2000’e yakın müşterisinin cari hesap kartlarını açıp hesap ekstrelerinin çıkarılması gibi işleri, yani yapılmayan işleri yapmaya başladık. Daha sonra firmaların muhasebelerini kendi içlerinde tutmak için her firmaya bir bilgisayar aldık ve hepsine Link kurmaya başladık. Link eğitimlerini de verip, anahtar teslim program kurmaya başladık.
1992 yılında İstanbul’dan Bursa’ya geldim. Bursa’da şunu farkettim ki: burda daha çok aile şirketi yapısı var. İstanbul’daki firmalar daha çok kurumsal olma yolunda ilerlemeye çalışıyorlar, en azından kurumsal olmaya bir özenti var.
Yeşim Satış Mağazaları, bu büyük fabrika ve birçok firma haline gelmeden önce nasıl kuruldu, başlangıcı nasıl oldu?
Ben bu gruba 2004 yılında geldim. Yeşim Satış Mağazaları 2001 yılında grubun tüm ithalat – ihracat, kambiyo işlemlerini takip eden dış ticaret firması olarak kurulmuştur. Faaliyet konumuzun %100’ünü tekstil ağırlıklı dövize dayalı dış ticaret muhasebesi ve takip sistemi oluşturuyor. Toplamda 19 firmamız mevcut, Mısır ve Moldova’da ise üretim partnerlerimiz bulunuyor.
Dünyaca ünlü birçok markanın üretimini yapan bir firma olarak Türkiye’de tekstil sektörünü nasıl tanımlarsınız? Sizce dünyada tekstilde neredeyiz?
Tekstilde genel olarak ilk üç içerisinde yer değiştirebilen, kaliteli üretimde ise birinci sırada olan bir ülkeyiz. Dünyadaki büyük markalar ucuz ürünlerinin üretimini Uzakdoğu’daki bazı ülkelerde, yüksek kalite ürünlerinin üretimini ise Türkiye’de yaptırıyorlar. Müşterilerimizden Nike, Burberry, Hugo Boss, Esprit, Marks & Spencer ve Zara Grubu gibi markalar ülkemiz dışında da üretim yaptırıyor, fakat yüksek kalite ürünlerini biz üretiyoruz.
“Türkiye geneline bakıldığında bizim dışımızda da çok büyük tesisler bulunuyor, dolayısıyla Dünya çapında bakılırsa tekstilde iyi bir noktadayız. “
Türkiye’yi böylesine iyi bir noktaya getiren büyük markaların dünya pazarındaki rekabetleridir. Örneğin büyük markalar sosyal uygunluk politikalarının dışında bir ürünün kalitesini tüm üretim sürecinde, yani iplikten başlayıp konfeksiyona kadar kendileri takip ediyor.
Ülke olarak tekstilde üretime devam edebilmek için önümüzde bir kavşak var; ya Uzakdoğu firmalarıyla rekabet edeceğiz ya da sektörden çekileceğiz. Türkiye’de kapanan birçok tekstil firması var ve bizim şu anki durumumuz İtalya’nın 80’li yıllarına benziyor. İtalya şu an üretimden çekilmesine rağmen dışarıda üretim yaptırarak büyük markalarını devam ettiriyor.
Kaliteyi artırmak için neler yapıyorsunuz?
Kaliteyi artırmada birinci etken ürünün hammaddesi olan pamuktur. Örneğin aldığımız pamuk ipliği Hindistan ve Pakistan’dan geliyor. Bu ülkeler, pamuk ekilen toprağın kimyasal bir madde içermemesi için denetimlerini yapıyorlar. Dolayısıyla kaliteyi artıran organik pamuk, maliyeti de iki kat artırıyor.
İkinci etken işçiliğin kalitesi, diğer bir etken ise nakış, baskı gibi ürüne değer katabileceğiniz herşeydir. En önemlisi verdiğiniz sözü tam zamanında yerine getirmenizdir. Büyük markaların yaptırımları vardır, bir ürünü zamanında veremezseniz ya düşük fiyatla alırlar ya da fiyatta anlaşamazsanız elinizde kalır, imha etmenizi isterler. İç ya da dış piyasaya süremezsiniz.
Tekstil sektörünün öncü firmalarından birisiniz. Nelerde öncülük yaptınız, yapmaktasınız?
Tekstilde öncülüğümüz entegre tesis olmamızdan kaynaklanıyor. Uluslararası pazarda üretimi Türkiye’ye çekmek ayrı bir öncülük demektir.
Burada 3200 çalışanımızın çocukları için neredeyse üniversite gibi bir kreşimiz var. Firmamız bu çocukların sağlıkları ve eğitimleriyle yakından ilgileniyor. Personele sahip çıkmak adına rakiplerimize oranla bu konuda farkımız ortaya çıkıyor. “Önce İnsan” felsefesini benimseyen firmamız işçilik ücretinden başlayarak, iş kazasını önleyici tedbirler alarak personeline değer veriyor.
Bütün bunları üst üste koyduğunuzda birçok sosyal uygunluk belgesine sahip olan firmamız öncülük yaratmaktadır ve yurtdışından gelen markaların temsilcileri bu özellikleri bulduğu firmalarla çalışmayı tercih etmektedir.
Eğer teknolojinizi, üretim kalitenizi, sosyal uygunluğunuzu ve müşteri memnuniyetinizi birleştirdiğinizde başarılıysanız sektörde bir yere gelebilirsiniz.
e-Fatura’ya geçiş süreciniz nasıl oldu? Şu anda sorunsuz kullanabiliyor musunuz?
Şu ana kadar herşey yolunda gidiyor, bazı sorunlar yaşıyoruz, ama yine de yavaş yavaş azalıyor. Bence Türkiye e-Fatura’da diğer ülkelere göre büyük bir hızla ilerliyor.
Ulusal ve uluslararası firmalarla ne gibi işbirlikleri içindesiniz?
Örneğin üretim yaptığımız markaların finans şirketleri, lojistik firmaları farklı bir ülkede olabiliyor. Bu gibi uluslararası firmalarla çalışmak işbirliği içinde olmanızı sağlıyor. Ayrıca iç denetimimiz için çalıştığımız uluslararası bağımsız denetim firmaları var. Yönetimsel olarak, mali yasal zorunluluklar için, şirket içi yolsuzluk ve personel verimlilik denetimleri yapılmaktadır. Personelle ilgili olarak raporlama yaparak, firmanın bütününü yönetime rapor edip, dünya genelinde ne durumda olduğumuzu belirleyip firmamızı belgelendiriyorlar. Örneğin Marks & Spencer’dan sipariş alabilmek için ISO 27001 güvenilirlik belgesine sahip olmanız gerekir.
Son olarak şunu söylemek isterim ki: Benim için para ikinci plandadır, ilk sırada insan ilişkileri gelir, parayı bulursunuz fakat insanı her zaman bulamazsınız.
Çalışmaktan her zaman zevk aldığım bir kurumdur Link Bilgisayar... Hiçbir zaman kopukluğumuz olmadı, her an her türlü desteği alabiliyoruz. Ziyaretiniz için teşekkür ediyorum.